2001 yılında B2/cafelog’dan evrilerek günümüzde her 4 websitesinden 3’ünün tercihi haline gelen bir CMS (Content Management System) yani “İçerik Yönetim Sistemi” olan WordPress, PHP ve mySQL ile dinamik bir bütünlük kazanmıştır. Peki, neden WordPress? Avantajları ve dezavantajlarıyla birlikte WordPress’in neden dünyanın en çok tercih edilen altyapısı olduğuna birlikte bakalım.

Amatörlükten Yarı Profesyonelliğe İlk Adım

Dijital dünyada bir iz bırakmak 2000’lerin başında çok kolay değildi. Hatırlayanlar için web, bir sörf alanıydı. Bu dünyanın bir parçası olmak isteyenler için Geocities ve ülkemizde Mynet gibi platformlar kullanıcılara kişisel sitenin ne demek olduğunu tattırdı. İçerik üretimi oldukça amatör bloglar da bu süreci takiben geldi. İşte sörfün eğlenceli noktalarından biri de buydu. Google henüz bu kadar gelişmemiş ve aradıklarımızı kendi süzgecinden daha az parametreye göre geçirirken, harika keşiflere denk gelinebiliyordu.

Kolayca hazırlanabilen HTML statik web sitelerinden, görece daha karmaşık -bir veritabanı ile çalışan- dinamik PHP’ye geçişler de bu sürecin bir parçası olarak kabul edilebilir. Oksimoron bir ifade olsa da, daha kolay bir yapıdan, daha zor bir yapıya taşınmak aslında işleri kolaylaştırmak içindi. Basit bir örnekle, veritabanı kullanmayan HTML bir sayfada ana menüde yapılacak bir değişiklik için, tüm sayfaların değiştirilmesi gerekiyor; oysa PHP bir sayfada tüm bileşenler veritabanında yer alıyor ve örneğin menüyü değiştirdiğinizde, değiştirdiğiniz sadece veritabanında bir bölüm olurken, bu tüm sayfalara otomatik çekilebiliyordu.

Tam da bu noktada WordPress gelişen ihtiyaçlara karşılık verdi ve sürekli güncellenen altyapısıyla gereken gereksinimleri karşılayarak amatör siteleri yarı profesyonelliğe taşıyan bir yarı akademi ve yarı ticari alana dönüştü. İçerik üretiminin yanında, kendini PHP ve MySQL alanında geliştirmek isteyenler için olanak sağladı ve tıpkı Apple Store’da yaşanan süre gibi geliştiricilerin ücretli tema ve eklentilerini sunabildiği bir alana dönüştü. Günümüzde her 4 siteden 3’ü WordPress, her 4 mağazadan 1’i Woocommerce altyapısını kullanıyor.

Avantajları ve Dezavantajları

  • Zaman: PHP ve MySQL ile sıfırdan bir web sitesi yaratmak -ki bunlara hem frontend (kullanıcı arayüzü) hem de backend (yönetici arayüzü) yazmak gerkiyor-  oldukça zaman alan bir süreçtir. WordPress kurulumu 5 dakika içerisinde tamamlanabilmektedir.
  • Güvenlik: En çok kullanılan altyapı olması, Microsoft‘da olduğu gibi WordPress’i de bir hedef haline getirir. Herhangi bir yerde çıkabilecek açıkları sizin yerinize, altyapıya sürekli güncelleyen geliştiriciler düşünür ve Wordfence gibi bazı eklentiler yapısal olarak açığa müsait alanlar için güvenlik önlemleri sağlarlar.
  • Yenilik: Dönemin gerisinde kalan araçlarla yola devam etmek çoğu zaman klasik bir otomobilden alınan keyifle karşılaştırılabilir. Ne var ki günümüzde hız, performans ve tasarım birbiriyle yarışan bir devinime sahiptir ve kullanıcılar internetin doğası gereği sitenizdeki döneme karşı uyumsuzluğu hemen fark eder, dahası buna tepki gösterirler.
  • Ücretler: Themeforest aracılığıyla satılan temalar genellikle tek bir ödemeyle ömür boyu güncelleme sunarlar. Elbette bu temanın ömrüyle de doğrudan ilişkilidir. Bunun aksine önemli eklentiler dönemsel olarak ücretlendirilir ve yıllarca ödemesini yaptığınız bir eklenti için yeni ödeme yapmadığınızda kullanamayabilirsiniz.
  • Ölçeklendirilebilirlik: Hosting ve CDN ile alakalı olmakla beraber, yoğun ve karmaşık projeleriniz için de çok hafif ve basit projeleriniz için de WordPress çözümlerinden faydalanabilirsiniz. Yine de bazı durumlarda WordPress’in Woocommerce ticari altyapısı için ücretli tema ve eklenti çözümlerine başvurmanız gerekebilir.
  • Editör Arayüzleri: Matbanın kuruluşuna atıfla klasik editöre alternatif olarak geliştirilen Gutenberg günümüz ihtiyaçlarına temel sağlayan iyi bir editör arayüzü. Ne var ki WP Bakery ve Elementor gibi ücretli ve ücretsiz versiyonaları bulunun editör arayüzleri hem içeriğe hem de sayfa tasarımına daha kapsamlı düzenleme imkanı tanıyor. Ne var ki bunların kullanımı da sadece bunlarla uyumlu geliştirilen temalarla daha anlam kazanıyor.
  • Optimizasyon, Bakım ve Taşıma: WordPress salt kurulum dosyası sadece taşıma araçlarına (içe-dışa aktarma) sahiptir ve optimizasyon ile bakım için harici eklentiler gerekmektedir. Bu eklentilerin kullanımı ve konfigürasyonu da temel seviyedeki kullanıcılar için hem oldukça karmaşık hem de oldukça hatayla sonuçlanmaya açıktır.
  • SEO (Search Engine Optimization): Arama motoru optimizasyonu için salt kurulumla bir çözüm sunmayan WordPress, bu işi de eklenti geliştiricilerine devretmiştir. Bu eklentiler genel konfigürasyon konusunda ücretsiz hizmet verebilmekle beraber, tekil sayfa içerikleri için otomasyon çözümlerini sadece ücretli olarak sunmaktır ve sayfa sayısı ile manuel konfigürasyonlar doğru orantılı olarak yükselmektedir.

Profesyonelliğe İlk Adım

Herhangi biri tamamen ücretsiz* olarak WordPress kurup kullanmaya başlayabilir. Yine sıfır bütçeyle yarı profesyonel siteler tasarlayabilir, ister içerik reklamları, ister satışa sunduğu ürünlerle gelir elde edebilir.

*Sitenizin barınacağı hosting alanını çeşitli koşullarda ücretsiz sunan hosting servisleriyle ile birlikte kullanımda geçerlidir.

 

Profesyonelliğe ilk adım olarak kabul edebileceğimiz WordPress hakkında ne düşündüğünüzü, yorumlarda belirtebilir, topluluğun gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz.